
Mevlevi
Ali İhsan Özol
MEHMET CİĞER
Kötü rüya görmekten uyumamak evladır
Bu dünya nedir söyle hülya ya da rüyadır
Zikrullaha çok sarıl her nimete gark eder
Münafıklar duramaz hemen ordan çark eder
Zikir gönlü temizler gönül dostun evidir
Temiz olmayan gönül cife, pislik yeridir
Seherlerde uyuma dostlara zikret derim
Kızım sana söyledim gelinim anla derim
Azm-ü gayret kendini kurtuluşa yol ara
Bir mürşit bu kendine kendini bırak ona
Adı Mustafa gönlü adı gibi musaffa
Yolunda yürüyene asla uğramaz cefa
Gönlü hakkın makesi cismi hakkın türbesi
Çağırıyor hak yola dünyadaki herkesi
Uyma nefsin sözüne emrolundun dümdüz ol
Yolunu düz edene rahmeti hem rahm’ı bol
Ali Kevser sakisi ilim noktayı ba dır
Kim noktanın dışında emekleri hebadır
Aldı sırrı nebiden hû deyip kuru caha
Kuyu senin bedenin onu hikmetle sula
Ali ilmin kapısı şehri oldu peygamber
Evliyalar rehberi girilir hep beraber
Ali’yi sevmeyenler peygamberi sever mi?
Kapıyı açmadan hiç insan eve girer mi?
Aleviyim Mevlevi cihan ne derse desin
Mevlevi olmayanlar kâfirdir böyle bilsin
Mevlevi Mevla yolu mevlayı seven demek
Mevla’yı sevmeyene lâzımdır kâfir demek
Sıkı sarıl mesnevi hadis ile Kur’an’a
Gelmedi yol gösteren bunlar gibi cihana
Mevlana’nın yolunda yürüyesin azm ile
Cihat emr, olundu bak ceht eyle nefsin ile
Lâzım olan insana güzel ahlaklı olmak
Güzel ahlak olmazsa insan oluyor ahmak
Tedbir boşa zahmettir takdire boyun eğmek
Lâzım diyor peygamber yoksa boşuna emek
Şehveti kes az yiyip çokça zikret
Zikir hikmet sebebi fazlaca tefekkür et
Bir saatlik tefekkür bir yıllık ibadettir
Çok ibadet edersen netice selamettir
Selamete sabırla erilir dedi resul
Hak yolda edebini terk etme budur usul
Evliya huzurunda düşer isen tamaha
Aslan pençesi ile döner ahvalin kurda
Edebe riayet et sürülürsün huzurdan
Yüce rabbim korusun herkesi bu kusurdan
Tilki gibi kurnaz ol olaylardan ibret al
Lale gibi olma sen için kara dışın al
Kurnazlık kötü haslet şeytan da kurnaz idi
Âdem’e asi olup itibarın yitirdi
Bilemedi âdemin içinde vardı rahman
Âdemi bulup her an secde etmeli candan
Secde ettiğin kimdir dışta rahman içte hak
Bırak taklit kabeyi beyt-i ecsam dadır hak
Bir kez ettinse yeter ne varki üçte beşte
Kubbeyi hadraya gel derman yazar her derde
Dedi mollayı rumi en büyük kabe biziz
Bu yol aşıka açık onun kefili biziz
Aşka düşen bu yolda ney gibi sada verir
Girer hublar bezmine endamı ede verir
Mehmet ten nasihati dinle sende ibret al
İbret olma âleme her daima huzurda kal
***********
MEHMET CİĞER
Bir avuç toprakken ademi can eyledim
Düşürüp benlik yoluna iblisi nam eyledim
Yirmidört bin peygamberi kendime şan eyledim
Gahi isa gahi musa gahi Davut göründüm
Çeşit çeşit kitap düzdüm kendime
Herkez uydu ayrı ayrı dinime
Efsaneden putlar diktim kendime
Ğahı buda ğahı vişnu ğahi Zerdüşt göründüm
Aşk denilen muammayı söyledim
Gönülleri kendime taht eyledim
Bir işvemle kays’mecnun eyledim
Ğahı aslı ğahı şirin ğahi Leyla göründüm
Sanma zahit beni ne taşta ne topraktayım
Çün nihanım gözlerden hayy-ubaki bilindim
Cümle hurufat zubdesi notayı ba olupdur
Ğahi Mansur ğahi nesim ğahi ciğerden göründüm
******************
GUFRANİ
Katre idim ummanlara kavuştum
Kaç bulandım kaç duruldum kimbilir
Âlemleri kaç devredip dolaştım
Bir sanata kaç sarıldım kim bilir
Bulut olup ağladığımı bilirim
Bârân ile yağdığımı bilirim
Altı anadan doğduğumu bilirim
Kaç ebeden kaç soruldum kim bilir
Kaç kez gani oldum kaç kere fakir
Kaç kez altın oldum kaç kez bakır
Bilmem kaç kâtip ismimi okur
Kaç defterde kaç görüldüm kim bilir
Kaç alt oldum ben ellerde bakıldım
Semadan kaç kere indim çekildim
Balçık olup binalara yapıldım
Kaç yıkıldım kaç kuruldum kim bilir
Bazı nebat oldum toprakta sürüldüm
Bilmem kaç atanın sulbünde duruldum
Bir defa cennet-i âlaya girdim
Fakat nâra kaç sürüldüm kim bilir
Beni birkaç şekle nakletti Hallâk
Külli şeye kaadir Feyyaz-ı mutlak
Kaç kez kâse oldum kaç kere bardak
Kaç yuğruldum kaç kırıldım kim bilir
Hikmet-i Yazdane karışmak muhal
Bazı nisa eyler ve bazı rical
Bu kaçıncı kemal kaçıncı zeval
Bir Mansurum, kaç dar oldum kim bilir
Şikâr olup sayd olundum tutuldum
Nice nice penbe olup atıldım
Dokundum tezgâhta halka satıldım
Kaç açıldım kaç dürüldüm kim bilir
Kaç kere süt oldum kaç kere ayran
Kaç kez davar oldum kaç kere kurban
Kaç kez memlûk olup misal-i hayvan
Elden ele kaç verildim kim bilir
Kaç kez gezdim ehl-i dükkân elinde
Kul ne bilir her şey sultan elinde
İlaç idim hekim Lokman elinde
Kaç kurudum kaç karıldım kim bilir
Kaçıncı âdemin evlâdındanız
Kaçıncı âlemin bünyadındanız
Kaçıncı fırkanın efradındanız
Anlatamam kaç bürüldüm kim bilir
Olmaz ecza-i ebdane durak
Aldanma dünyaya hey toprak
Kaç atıldı üzerimde bu torpark
Kaç derildim kaç serildim kim bilir
Gufrani der tarifatım boş değil
Güzel dinle bağrım demir taş değil
Felek ile hiç aramız hoş değil
Kaç barıştım kaç darıldım kim bilir
***********************
EDİP HARABİ
Daha Allah ile cihan yok iken
Biz anı var edip ilan eyledik
Hakk''a hiçbir layık mekan yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik
Kendisinin ismi henüz yok idi
İsmi şöyle dursun cismi yok idi
Hiçbir kıyafeti resmi yok idi
Şekil verip tıpkı insan eyledik
Allah ile burda birleştik
Nokta-i amaya girdik birleştik
Sırr-ı Küntü kenzi orda söyleştik
İsmi şerifini Rahman eyledik
Aşikar olunca zat ü sıfatı
Kûn dedik var ettik bu semavatı
Birlikte yarattık hep kainatı
Nam ü nişanını cihan eyledik
Yerleri gökleri yaptık yedi kat
Altı günde tamam oldu kainat
Yarattık içinde bunca mahlûkat
Erzakını verdik ihsan eyledik
Asılsız fasılsız yaptık cenneti
Huri gılmanlara verdik ziyneti
Türlü vaidlerle her bir milleti
Sevindirip şad ü handan eyledik
Bir cehennem kazdık gayetle derin
Laf ateşi ile eyledik tezyin
Kıldan gayet ince kılıçtan keskin
Üstüne bir köprü mizan eyledik
Gerçi Kün emriyle var oldu cihan
Arş-ı Kürsü gezdik durduk bir zaman
Boş kalmasın diye bu kevnü mekan
Ademin halkını ferman eyledik
İrfan olan bilir sırrı müphemi
İzhar etmek için ism-i azamı
Çamurdan yoğurduk yaptık ademi
Ruhumuzdan bir ruh revan eyledik
Adem ile Havva birlik idiler
Ne güzel bir mekan bulduk dediler
Cennetin içinde buğday yediler
Sürdük bir tarafa puyan eyledik
Adem ile Havva''dan geldi çok insan
Nebiler Veliler oldu mümayan
Yüzbin kerre doldu boşaldı cihan
Nuh Naciyullah''a tufan eyledik
Salih''e bir deve eyledik ihsan
Kayanın içinden çıktı nagehan
Pek çokları buna etmedi iman
Anları hak ile yeksan eyledik
Bir zaman Eshab-ı Kefh''i uyuttuk
Hazreti Musa''yı Tur''da okuttuk
Şit''i çulha yaptık bezler dokuttuk
İdris''e biçtirip kaftan eyledik
Süleyman''ı Dehr''e sultan eyledik
Eyyub''a acıdık derman eyledik
Yakub''u ağlattık nalan eyledik
Musa''yı ?uayb''a çoban eyledik
Yusuf''u kuyuya attırmış idik
Mısır''da kul diye sattırmış idik
Zeliha''yı ona çattırmış idik
Zellesinden bendi zindan eyledik
Davut peygambere çaldırdık udu
Kazadan kurtardık Lût ile Hûd''u
Bak ne hale koyduk nar-ı Nemrud''u
?brahim''e bağ u bostan eyledik
?smail''e bedel cennetten kurban
Gönderdik şad oldu Halil ür rahman
Balığın karnını bir hayli zaman
Yunus peygambere mekan eyledik
Bir mescide soktuk Meryem Ana''yı
Pedersiz doğurttuk orda ?sa''yı
Bir ağaç içinde Zekeriyya''yı
Biçtirip kanına rızan eyledik
Beyt-i Mukaddes''te Kudüs şehrinde
Nehri Şeria''da Erden nehrinde
Tathir etmek için günün birinde
Yahya''yı, İsa''yı üryan eyledik
Böyle cilvelerle vakit geçirdik
Bu enbiya ile çok iş bitirdik
Başka bir Nebi''y-yi zişan getirdik
Anın her nutkunu Kur''an eyledik
Küffarı Kureyşi ettik bahane
Muhammet Mustafa geldi cihane
Halkı davet etmek için imane
Murtaza''yı ona ihvan eyledik
Ana kıyas olmaz asla bir nebi
Nebiler şahıdır Hakk''ın habibi
Biz anı Nebi''y-yi ihsan eyledik
Hak Muhammed-Ali ile birleştik
Hep beraber Kabe-kavseyn''e gittik
O makamda pek çok muhabbet ettik
Leylerel esrayı seyran eyledik
Bu sözleri sanma her insan anlar
Kuş dilidir bunu Süleyman anlar
Bu sırrı müphemi arifan anlar
Çünkü cahillerden pinhan eyledik
Hak ile hak idik biz ezeliden
Ta ruz-i Elest''te Kalubeli''de
Mekan-ı Hüda''da bezm-i celide
Cemalini gördük iman eyledik
Vahdet alemini bilmeyen insan
İnsan suretinde kaldı bir hayvan
Bizden ayrı degil Hazreti Süphan
Bunu Kur''an ile ayan eyledik
Sözlerimiz bizim pek muhakkaktır
Doğan ölen yapan bozan hep Hak''tır
Her nereye baksan Hakk''ı mutlaktır
Ahval-i vahdeti beyan eyledik
Vahdet sarayına girenler için
Hakkı hakkel yakın görenler için
Bu sırrı Harabi bilenler için
Birlik meydanında cevlan eyledik
***********************
VİRANİ
bülbülem Gülşen benimdir hâra minnet kalmadı
Gördüm anda şehrimi bâzâra minnet kalmadı
Girmişem bâzâr-ı aşka olmuşam mir’ât-ı aşk
Yâr ile yâr olmuşam ağyâre minnet kalmadı
Ben “beli” bendin belime bağlayalıdan sanem
Lâdan aldım bendimi zünnâra minnet kalmadı
Burc-ı mağribden güneş doğdu kaçan kim dil mülküne
Cümle yıldız mahvolup seyyâra minnet kalmadı
Tâ görelden nakş içinde nakş eden nakkâşı ben
Seyr için ol nakş olan dîvâra minnet kalmadı
Çeşm-i ibret cân u dilden feth olaldan zâhidâ
Ten gözüyle seyr iden bîdâra minnet kalmadı
Hânedâna cân ile ol dem ki ikrâr eyledim
Her hayâsız bî-hüner inkâra minnet kalmadı
Bu cihânın kesretinden el çekelden ey fakîh
Tekye ü rûy u zer ü dînâra minnet kalmadı
Bu Vîrânî fakr olaldan Âl-i Haydâr aşkına
Fariğ oldu cümleden bir kâre minnet kalmadı.
*******************
NEYZEN TEVFİK
Ulu Tanrı’m, akıl ermez sırrına,
Binbir ismi hakda pinhân edersin.
İçirirsin sabrın peymânesini,
Hikmetini sonra âyân edersin.
Gizlenirsin bir nüvenin içinde,
Âdemin de şeytanın da cinin de,
Her milletin ayrı ayrı dininde
Şirke, küfre, reybi bürhan edersin.
Aşk olursun, gönlümüzü yakarsın,
Leylâ olur karşımıza çıkarsın,
Rakîb olur canımızı sıkarsın,
Vuslatını bize hicran edersin.
Bozuktur düzenin, olmazsın akort,
Tavşana kaç dersin, tazıya aport,
Haham, papaz, hoca ettikçe zart zurt,
Alay eder, güler, isyân edersin.
Sen indirdin yere şu dört kitâbı,
Ayrı ayrı her birinin hisâbı,
Her bir dinin sensin putu, mihrâbı,
Yalanına kendin iman edersin.
Zerdüşt olmuş görünmüşsün ateşte,
Brahmen’in Vişno’susun güneşte,
Bir parlayış parladın ki Kureyş’te
Mahbûbunu zâtına şân edersin.
Hem goncasın, hem bülbülsün, hem diken,
Hem cânânsın, hem de çileyi çeken,
Hikmetine defîneler açıkken
Seyyah, derviş olur selmân edersin.
Yok olmadan var olmanın yolu yok,
Kendin gibi seni arayan pek çok,
Hiç şaşrmaz kaderden attığın ok,
Sevdiğini aşka nişân edersin.
Çiftçi olur, öküzünü haylarsın,
Ağa olur, hizmetkârı paylarsın,
Yersin, göksün, yıllar, günler, aylarsın,
Asırları toplar bir ân edersin.
Görünürsün her velîde, delide,
Mustafa’da Avram’da Pandeli’de,
Bir maymuncuk gibi her bir kilide
Hem uyarsın hem de bühtân edersin.
Neşve olur, gizlenirsin şarabda,
Helâl, haram yazılırsın kitabda,
Sevdâlarla şu inleyen rebâbda,
Sensin, âşıkları nâlân edersin.
Zincir olur mecnûnları bağlarsın,
Görür, acır, karşısında ağlarsın,
Irmak olur, dere tepe çağlarsın,
Tûfân olur, dehri vîrân edersin.
Bir ot idin, kamış oldun, ney oldun,
Feryâdına karşılık hey hey oldun,
Su, kök, filiz, asma, üzüm, mey oldun,
Her katreni bana ummân edersin.
Çıban olur, enselerde çıkarsın,
Yanar canın yine kendin sıkarsın.
Kendin yapar, kendin yakar, yıkarsın,
Sigortadan ne kâr, ziyân edersin?
Maymun olur, ısırırsın kralı,
Hâlâ Yunan cânevinden yaralı,
Yıldızını o yâr sard› saralı,
Venizelos musun devran edersin, .
Bir irâden adam yapar eşeği,
Azlolurken batar ona döşeği,
Gazabındır şu felâket şimşeği,
Her nereye çaksan sûzân edersin.
Çıkmayan bir candan umut kesilmez,
Rahmetinden zerre bile eksilmez,
Gözümüzü senden başkası silmez,
Güldürmeden önce giryân edersin.
Şımartırsın bir sonradan görmeyi,
Öğretirsin halka çorap örmeyi,
O çalarken tam gözünden sürmeyi,
Yakalarsın, hapse fermân edersin.
Zengin olur kasaları kitlersin,
Fakir düşer garip başın bitlersin,
Deri, kemik, beden bizi ciltlersin,
Hicrânlara canlı divân edersin.
Lâ’netin mi şu şeyn-İslâm kapısı,
Yedi cehennneme bedel yapısı,
Zebânilerde mi bunu tapısı?
Bu çeteyi sen perîşân edersin.
Dârü’n-Nedve midir şu Dârü’l-Hikme?
Savurdular birbirine çok tekme.
Kuyruğu sakattır, pek hızlı çekme,
Eşeklerle bizi handân edersin.
Kudururlar arpalıkla, tiridle,
Girişirler kafa, göz, yüz, dividle;
Geğirirler, anırırlar, tecvîdle,
Harf-i meddi yular, kolan edersin!
Fitne için yeter İzmir’li Cüce,
Yelken takar devedeki hörgüce,
Kürek çeker akıntıya her gece,
Boklu dereye mi kaptan edersin?
Nerde olsa başındadır belâsı,
Hased, fitne, o Fir’av’nın Mûsâsı,
Cehil, gurûr ve sâire cabası,
Sakla domuzlara çoban edersin.
Sana giren çıkan nedir be dürzü?
Dersin bana ey Allah’ın öküzü!
İçirirsin on dört bin okka düzü,
Beni bulutlarda mihmân edersin!
Serserînim, düştüm aşkınla meye,
Nasıl girdin elimdeki şu ney’e?
Hem seversin beni Neyzen’im deye,
Hem de sarhoş diye destân edersin!
**************
RTIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI
Dervişlik özüne hakim olmaktır,
Esir-i nefs olan derviş değildir.
Aşkı rehber edip hakkı bulmaktır
Keşkül, teber, asa , tığ, şiş değildir.
İbadet namına kalkıp oturma,
Bağırma, tepinme, göğsüne vurma,
“Yahü!” “Yahak!” diye köpürüp durma
Zikr-i Hak hazm için geviş değildir.
Sırr-ı hakikatı gönülden öğren,
Gönüldür aşk ile didarı gören,
Ariff-i agaha o zevki veren,
Beng ü bade, afyon, haşiş değildir.
Dünyada cennete girenler varsa,
Vech-i Hakk’ı ayan görenler varsa,
“Enelhak” sırrına erenler varsa,
Sarhoşluk yüzünden ermiş değildir.
Boz yılanı tuttu, çivi yuttu erler,
Pirimiz duvarı yürüttü derler,
Keramet olsa da böyle hünerler,
İnsanlığa yarar bir iş değildir.
Keramet umma hiç necef taşındn,
Ayrılma insandan, öz kardaşından,
Hakk’ı göremezsin bağlar başından,
Gerçek er sultandır, keşiş değildir.
Mamürede doğar, manevi insan,
Terbieyle büyür, kudret-i iman,
Senin aradığın nimet-i irfan,
Yaban yerde biter yemiş değildir.
Ham ervah her yerde var yığın yığın,
Nedir onlar ile verip aldığın?
Uzlete mail ol, gönlüne sığın,
Cihan gönül kadar geniş deildir!
Rıza‘dan himmet al, berzahta kalma,
Serden geçmedinse ummana dalma,
Dervişlik sözünü ağzına alma,
Demir leblebidir, kişniş değildir.
*******************
KAZAK ABDAL
Benim pirim Haci Bektas Veli'dir
Pirim piri Sâh-i Merdân Ali'dir
Seyit Ali Sultan Kizil Deli'dir
Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir
Erenlerin lokmasindan yer isen
Gerçek imâmlarin aslin der isen
Dinle pendi san derim er isen
Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir
Arslan gibi apul apul yürüyen
Kendi özün Hak sirrina bürüyen
Kepenegin yani sira sürüyen
Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir
Mümin olan lokmasini yedirir
Her sözleri rumuz ile bildirir
Gümânsiz bil onu gerçek velidir
Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir
Kizil Deli ocagindan uyanan
Bastan basa yesillere boyanan
Varip pirin esigine dayanan
Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir
Mekân tutmus Hanbagi'nda bucagin
Bulutlara agip tutan sancagin
Uyandiran pirimizin ocagin
Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir
Kazak Abdal der rivâyet eyledim
Üç yüz altmis er ziyâret eyledim
Bu da söz basi hikâyet eyledim
Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir
*************
KAZAK ABDAL
Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermeğe dervişan beğenmez
Alemi tan eder yanına varsan
Seni yanıltır bir mesele sorsan
Bir çim bile çıkmaz karnını yarsan
Camiye gelir de erkan beğenmez
Elin kapusunda kul kardaş olan
Burnu sümüklü gözü yaş olan
Bayramdan bayrama bir tıraş olan
Berber dükkanında oğlan beğenmez
Dağda bayırda gezen bir yörük
Kimi tımarlı sipahi kimi bir bölük
Bir elife dili dönmeyen hödük
Şehristana gelir ezan beğenmez
Bir çubuğu vardır gayet küçücek
Zu’mü fa’sidince keyf getirecek
Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahveye gelir de fincan beğenmez
Yaz olunca yayla yayla göçenler
Topuz korkusundan şardan kaçanlar
Meşe yaprağını kıyıp içenler
Rumeli Yenice’si dühan beğenmez
Aslında neslinde giymemiş hare
İş gelmez elinden gitmez bir kare
Sandığı gömleksiz duran mekkare
Bedestene gelir de kaftan beğenmez
Kazak Abdal söyler bu türlü sözü
Yoğur ayran ile hallolmuş özü
Köyden şehre gelse bir Türk’ün kızı
İnci yakut ister mercan beğenmez
*******************
KAZAK ABDAL
Eşeği saldım çayıra
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da avradını
Münkir münafıkın soyu
Yıktı harap etti köyü
Mezarına bir tas suyu
Dökenin de avradını
Derince kazın kuyusun
İnim inim inilesin
Kefen dikmeye iğnesin
Verenin de avradını
Dağdan tahta indirenin
Iskatına oturanın
Hizmetini bitirenin
İmamın da avradını
Müfşidin bir de gammazın
Malı vardır da yemezin
İkisin meyyid namazın
Kılanın da avradını
Kazak Abdal söz söyledi
Cümle halkı dahleyledi
Sorarlarsa kim söyledi
Soranın da avradını
****************
RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI
Bana sual sorma, cevap müşküldür,
Her sırrı ben sana açamam hocam.
Hakkın hazinesi darı değildir,
Cami avlusunda saçamam hocam.
Kayd-i âhiretle düşmem mihnete,
Ben burda memurum şimdi hizmete,
Hayvan otlatırken gidip cennete,
Sana hülle donu biçemem hocam.
Miracı anlatma, eşek değilim,
Bildiğin kadar da melek değilim,
Günahkâr insanım, ördek değilim,
Bu ağır gövdeyle uçamam hocam.
Halka korku verme velvele salıp,
Dünya ve âhiret bu köhne kalıp,
Ben softa değilim cübbemi alıp,
İmaret imaret göçemem hocam.
Ölümden ürker mi tez ölen kimse?
Çoktan mazhar oldum ben hak nefese,
Bu demi sürerken ecel gelirse,
İşimi bırakıp kaçamam hocam.
Şarabı men etme, o değil hüner,
Aşıkım bâdesiz pek başım döner,
Gönlümde muhabbet ateşi söner,
Özrüm var, sade su içemem hocam.
Nâr-ı cehennemi önüme serme,
Günahımı döküp kaygular verme,
Kitapta yerini bana gösterme,
Ben pek o yazıyı seçemem hocam.
Feylesof Rıza'yım dinsiz anlama,
Dini ben öğrettim kendi babama,
Her ipte oynadım cambazım amma,
Sırat köprüsünü geçemem hocam
***********
MUSTAFA ULUG KIZILKEÇİLİ
resul dedi feth olur elbet konstantiniye,
daha feth olmadı o ! yazık ögrenin niye.
konstantiniyeden kasıt degildi başkent adı,
bizansin dini idi körler yanlış anladı.
o dogu roma oldu düzme dinin merkezi,
ilk haçlı seferinde o kışkırttı herkezi.
onbir kardeş katili rum despina evladı
olurmu müjdelenen fatih komutan adı.
osmanlı devletini BEKTAŞ kurdurdu niye
konstantiniye tekrar dirilemesin diye.
hakk'erenlerinide rumeline gönderdi
batı bizansıda yok etmek idi tek derdi.
zira yılanın orda kalmış idi kuyrugu.
güneş son gün batıdan dogar derdi buyrugu.
yerinde kaldı kuyruk bunun sonucundan ürk
son haçlı seferini yok etsede ATATÜRK.
avrupa birliği bak romada imzalandı
istanbul dogu roma bu gizli haçlı andı.
kırk yıl önce kondu bak bu kitabımın adı
kıyametname dir bu mühürsüz kalb anladı.
aydınlatıp her kutsal kitabın iç yüzünü
hanif dini açıklar bulman için özünü
kitabını okuda kitabımı benimse
seni allah adına aldatamasın kimse
masum sürçsen de ADEM gibi kendinden utan
ne mutlu o askere vicdanıdır komutan.
hakk geldi batıl gitti hep el ele verelim
hadiste müjdelenen fetihe biz erelim
duama katılınız hepiniz amin diye
fatiha okuyalım biz konstantiniyeye
*****************
MUSTAFA ULUG KIZILKEÇİLİ
kendinden başka kıble önünde etme secde,
yasin okunsa dahi bilmeden gelme vecde..
islam teslim olmaktır şah damarda durana
her nefeste kalbinde HAK HAK diye vurana
ne arap meddahlgı ne batı bataklıgı
yüzü agartır ancak iç yüzünün aklığı
HÜSEYİNİ aç susuz kesenden birşey umma
gözü yezit'e açıp özü ALİye yumma
TÜRKün alın terini çarçur etme mekkede
tanrının evi sende ne cami ne tekkede
o kara taş kararmış kalbindir, kalkıp yatma
o kör nefsin dururken kör şeytana taş atma
hayvan bogazlamakla kurban mı kestim sandın
HAKK'a can vermek iken ezelde senin andın
yalancı şhit olma görmeden taptıgına
dikkat et peygamberin miracta yaptıgına
silip şu ten rengini hakk'ın rengine boyan
gir kabe'ne sema et kıble olsun her bir yan
cennet öz bilgi demek senin yitik malındır
öteki tüm bilgiler CÜBBELİ HAMALIN DIR
iksirini iç artık sor kendine ben kimim
sana öz reçeteni yazan en son hekimim