top of page

MEHMET CİĞER

 

Kötü rüya görmekten uyumamak evladır
Bu dünya nedir söyle hülya ya da rüyadır

 

Zikrullaha çok sarıl her nimete gark eder
Münafıklar duramaz hemen ordan çark eder

 

Zikir gönlü temizler gönül dostun evidir
Temiz olmayan gönül cife, pislik yeridir

 

Seherlerde uyuma dostlara zikret derim
Kızım sana söyledim gelinim anla derim

 

Azm-ü gayret kendini kurtuluşa yol ara
Bir mürşit bu kendine kendini bırak ona

 

Adı Mustafa gönlü adı gibi musaffa
Yolunda yürüyene asla uğramaz cefa

 

Gönlü hakkın makesi cismi hakkın türbesi
Çağırıyor hak yola dünyadaki herkesi

 

Uyma nefsin sözüne emrolundun dümdüz ol
Yolunu düz edene rahmeti hem rahm’ı bol

 

Ali Kevser sakisi ilim noktayı ba dır
Kim noktanın dışında emekleri hebadır

 

Aldı sırrı nebiden hû deyip kuru caha
Kuyu senin bedenin onu hikmetle sula

 

Ali ilmin kapısı şehri oldu peygamber
Evliyalar rehberi girilir hep beraber

 

Ali’yi sevmeyenler peygamberi sever mi?
Kapıyı açmadan hiç insan eve girer mi?

 

Aleviyim Mevlevi cihan ne derse desin
Mevlevi olmayanlar kâfirdir böyle bilsin

 

Mevlevi Mevla yolu mevlayı seven demek
Mevla’yı sevmeyene lâzımdır kâfir demek

 

Sıkı sarıl mesnevi hadis ile Kur’an’a
Gelmedi yol gösteren bunlar gibi cihana

 

Mevlana’nın yolunda yürüyesin azm ile
Cihat emr, olundu bak ceht eyle nefsin ile

 

Lâzım olan insana güzel ahlaklı olmak
Güzel ahlak olmazsa insan oluyor ahmak

 

Tedbir boşa zahmettir takdire boyun eğmek
Lâzım diyor peygamber yoksa boşuna emek

 

Şehveti kes az yiyip çokça zikret
Zikir hikmet sebebi fazlaca tefekkür et

 

Bir saatlik tefekkür bir yıllık ibadettir
Çok ibadet edersen netice selamettir

 

Selamete sabırla erilir dedi resul
Hak yolda edebini terk etme budur usul

 

Evliya huzurunda düşer isen tamaha
Aslan pençesi ile döner ahvalin kurda

 

Edebe riayet et sürülürsün huzurdan
Yüce rabbim korusun herkesi bu kusurdan

 

Tilki gibi kurnaz ol olaylardan ibret al
Lale gibi olma sen için kara dışın al

 

Kurnazlık kötü haslet şeytan da kurnaz idi
Âdem’e asi olup itibarın yitirdi

 

Bilemedi âdemin içinde vardı rahman
Âdemi bulup her an secde etmeli candan

 

Secde ettiğin kimdir dışta rahman içte hak
Bırak taklit kabeyi beyt-i ecsam dadır hak

 

Bir kez ettinse yeter ne varki üçte beşte
Kubbeyi hadraya gel derman yazar her derde

 

Dedi mollayı rumi en büyük kabe biziz
Bu yol aşıka açık onun kefili biziz

 

Aşka düşen bu yolda ney gibi sada verir
Girer hublar bezmine endamı ede verir

 

Mehmet ten nasihati dinle sende ibret al
İbret olma âleme her daima huzurda kal

 

***********

MEHMET CİĞER

 

Bir avuç toprakken ademi can eyledim
Düşürüp benlik yoluna iblisi nam eyledim
Yirmidört bin peygamberi kendime şan eyledim
Gahi isa gahi musa gahi Davut göründüm

 

Çeşit çeşit kitap düzdüm kendime
Herkez uydu ayrı ayrı dinime
Efsaneden putlar diktim kendime
Ğahı buda ğahı vişnu ğahi Zerdüşt göründüm

 

Aşk denilen muammayı söyledim
Gönülleri kendime taht eyledim
Bir işvemle kays’mecnun eyledim
Ğahı aslı ğahı şirin ğahi Leyla göründüm

 

Sanma zahit beni ne taşta ne topraktayım
Çün nihanım gözlerden hayy-ubaki bilindim
Cümle hurufat zubdesi notayı ba olupdur
Ğahi Mansur ğahi nesim ğahi ciğerden göründüm

 

******************

GUFRANİ

Katre idim ummanlara kavuştum
Kaç bulandım kaç duruldum kimbilir
Âlemleri kaç devredip dolaştım
Bir sanata kaç sarıldım kim bilir

 

Bulut olup ağladığımı bilirim
Bârân ile yağdığımı bilirim
Altı anadan doğduğumu bilirim

Kaç ebeden kaç soruldum kim bilir

 

Kaç kez gani oldum kaç kere fakir
Kaç kez altın oldum kaç kez bakır
Bilmem kaç kâtip ismimi okur
Kaç defterde kaç görüldüm kim bilir

 

Kaç alt oldum ben ellerde bakıldım
Semadan kaç kere indim çekildim
Balçık olup binalara yapıldım
Kaç yıkıldım kaç kuruldum kim bilir

 

Bazı nebat oldum toprakta sürüldüm
Bilmem kaç atanın sulbünde duruldum
Bir defa cennet-i âlaya girdim
Fakat nâra kaç sürüldüm kim bilir

 

Beni birkaç şekle nakletti Hallâk
Külli şeye kaadir Feyyaz-ı mutlak
Kaç kez kâse oldum kaç kere bardak
Kaç yuğruldum kaç kırıldım kim bilir

 

Hikmet-i Yazdane karışmak muhal
Bazı nisa eyler ve bazı rical
Bu kaçıncı kemal kaçıncı zeval
Bir Mansurum, kaç dar oldum kim bilir

 

Şikâr olup sayd olundum tutuldum
Nice nice penbe olup atıldım
Dokundum tezgâhta halka satıldım
Kaç açıldım kaç dürüldüm kim bilir

 

Kaç kere süt oldum kaç kere ayran
Kaç kez davar oldum kaç kere kurban
Kaç kez memlûk olup misal-i hayvan
Elden ele kaç verildim kim bilir

 

Kaç kez gezdim ehl-i dükkân elinde
Kul ne bilir her şey sultan elinde
İlaç idim hekim Lokman elinde
Kaç kurudum kaç karıldım kim bilir

 

Kaçıncı âdemin evlâdındanız
Kaçıncı âlemin bünyadındanız
Kaçıncı fırkanın efradındanız
Anlatamam kaç bürüldüm kim bilir

 

Olmaz ecza-i ebdane durak
Aldanma dünyaya hey toprak
Kaç atıldı üzerimde bu torpark
Kaç derildim kaç serildim kim bilir

 

Gufrani der tarifatım boş değil
Güzel dinle bağrım demir taş değil
Felek ile hiç aramız hoş değil
Kaç barıştım kaç darıldım kim bilir

***********************

EDİP HARABİ

 

Daha Allah ile cihan yok iken
Biz anı var edip ilan eyledik
Hakk''a hiçbir layık mekan yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik

Kendisinin ismi henüz yok idi
İsmi şöyle dursun cismi yok idi
Hiçbir kıyafeti resmi yok idi
Şekil verip tıpkı insan eyledik

Allah ile burda birleştik
Nokta-i amaya girdik birleştik
Sırr-ı Küntü kenzi orda söyleştik
İsmi şerifini Rahman eyledik

Aşikar olunca zat ü sıfatı
Kûn dedik var ettik bu semavatı
Birlikte yarattık hep kainatı
Nam ü nişanını cihan eyledik

Yerleri gökleri yaptık yedi kat
Altı günde tamam oldu kainat
Yarattık içinde bunca mahlûkat
Erzakını verdik ihsan eyledik

Asılsız fasılsız yaptık cenneti
Huri gılmanlara verdik ziyneti
Türlü vaidlerle her bir milleti
Sevindirip şad ü handan eyledik

Bir cehennem kazdık gayetle derin
Laf ateşi ile eyledik tezyin
Kıldan gayet ince kılıçtan keskin
Üstüne bir köprü mizan eyledik

Gerçi Kün emriyle var oldu cihan
Arş-ı Kürsü gezdik durduk bir zaman
Boş kalmasın diye bu kevnü mekan
Ademin halkını ferman eyledik

İrfan olan bilir sırrı müphemi
İzhar etmek için ism-i azamı
Çamurdan yoğurduk yaptık ademi
Ruhumuzdan bir ruh revan eyledik

Adem ile Havva birlik idiler
Ne güzel bir mekan bulduk dediler
Cennetin içinde buğday yediler
Sürdük bir tarafa puyan eyledik

Adem ile Havva''dan geldi çok insan
Nebiler Veliler oldu mümayan
Yüzbin kerre doldu boşaldı cihan
Nuh Naciyullah''a tufan eyledik

Salih''e bir deve eyledik ihsan
Kayanın içinden çıktı nagehan
Pek çokları buna etmedi iman
Anları hak ile yeksan eyledik

Bir zaman Eshab-ı Kefh''i uyuttuk
Hazreti Musa''yı Tur''da okuttuk
Şit''i çulha yaptık bezler dokuttuk
İdris''e biçtirip kaftan eyledik

Süleyman''ı Dehr''e sultan eyledik
Eyyub''a acıdık derman eyledik
Yakub''u ağlattık nalan eyledik
Musa''yı ?uayb''a çoban eyledik

Yusuf''u kuyuya attırmış idik
Mısır''da kul diye sattırmış idik
Zeliha''yı ona çattırmış idik
Zellesinden bendi zindan eyledik

Davut peygambere çaldırdık udu
Kazadan kurtardık Lût ile Hûd''u
Bak ne hale koyduk nar-ı Nemrud''u
?brahim''e bağ u bostan eyledik

?smail''e bedel cennetten kurban
Gönderdik şad oldu Halil ür rahman
Balığın karnını bir hayli zaman
Yunus peygambere mekan eyledik

Bir mescide soktuk Meryem Ana''yı
Pedersiz doğurttuk orda ?sa''yı
Bir ağaç içinde Zekeriyya''yı
Biçtirip kanına rızan eyledik

Beyt-i Mukaddes''te Kudüs şehrinde
Nehri Şeria''da Erden nehrinde
Tathir etmek için günün birinde
Yahya''yı, İsa''yı üryan eyledik

Böyle cilvelerle vakit geçirdik
Bu enbiya ile çok iş bitirdik
Başka bir Nebi''y-yi zişan getirdik
Anın her nutkunu Kur''an eyledik

Küffarı Kureyşi ettik bahane
Muhammet Mustafa geldi cihane
Halkı davet etmek için imane
Murtaza''yı ona ihvan eyledik

Ana kıyas olmaz asla bir nebi
Nebiler şahıdır Hakk''ın habibi
Biz anı Nebi''y-yi ihsan eyledik

Hak Muhammed-Ali ile birleştik
Hep beraber Kabe-kavseyn''e gittik
O makamda pek çok muhabbet ettik
Leylerel esrayı seyran eyledik

Bu sözleri sanma her insan anlar
Kuş dilidir bunu Süleyman anlar
Bu sırrı müphemi arifan anlar
Çünkü cahillerden pinhan eyledik

Hak ile hak idik biz ezeliden
Ta ruz-i Elest''te Kalubeli''de
Mekan-ı Hüda''da bezm-i celide
Cemalini gördük iman eyledik

Vahdet alemini bilmeyen insan
İnsan suretinde kaldı bir hayvan
Bizden ayrı degil Hazreti Süphan
Bunu Kur''an ile ayan eyledik

Sözlerimiz bizim pek muhakkaktır
Doğan ölen yapan bozan hep Hak''tır
Her nereye baksan Hakk''ı mutlaktır
Ahval-i vahdeti beyan eyledik

Vahdet sarayına girenler için
Hakkı hakkel yakın görenler için
Bu sırrı Harabi bilenler için
Birlik meydanında cevlan eyledik

***********************

VİRANİ

bülbülem Gülşen benimdir hâra minnet kalmadı

Gördüm anda şehrimi bâzâra minnet kalmadı


 

Girmişem bâzâr-ı aşka olmuşam mir’ât-ı aşk

Yâr ile yâr olmuşam ağyâre minnet kalmadı


 

Ben “beli” bendin belime bağlayalıdan sanem

Lâdan aldım bendimi zünnâra minnet kalmadı


 

Burc-ı mağribden güneş doğdu kaçan kim dil mülküne

Cümle yıldız mahvolup seyyâra minnet kalmadı


 

Tâ görelden nakş içinde nakş eden nakkâşı ben

Seyr için ol nakş olan dîvâra minnet kalmadı


 

Çeşm-i ibret cân u dilden feth olaldan zâhidâ

Ten gözüyle seyr iden bîdâra minnet kalmadı


 

Hânedâna cân ile ol dem ki ikrâr eyledim

Her hayâsız bî-hüner inkâra minnet kalmadı


 

Bu cihânın kesretinden el çekelden ey fakîh

Tekye ü rûy u zer ü dînâra minnet kalmadı


 

Bu Vîrânî fakr olaldan Âl-i Haydâr aşkına

Fariğ oldu cümleden bir kâre minnet kalmadı.

*******************


 

NEYZEN TEVFİK

Ulu Tanrı’m, akıl ermez sırrına,
Binbir ismi hakda pinhân edersin.
İçirirsin sabrın peymânesini,
Hikmetini sonra âyân edersin.

 

Gizlenirsin bir nüvenin içinde,
Âdemin de şeytanın da cinin de,
Her milletin ayrı ayrı dininde
Şirke, küfre, reybi bürhan edersin.

 

 

Aşk olursun, gönlümüzü yakarsın,
Leylâ olur karşımıza çıkarsın,
Rakîb olur canımızı sıkarsın,
Vuslatını bize hicran edersin.

 

Bozuktur düzenin, olmazsın akort,
Tavşana kaç dersin, tazıya aport,
Haham, papaz, hoca ettikçe zart zurt,
Alay eder, güler, isyân edersin.

 

Sen indirdin yere şu dört kitâbı,
Ayrı ayrı her birinin hisâbı,
Her bir dinin sensin putu, mihrâbı,
Yalanına kendin iman edersin.

 

Zerdüşt olmuş görünmüşsün ateşte,
Brahmen’in Vişno’susun güneşte,
Bir parlayış parladın ki Kureyş’te
Mahbûbunu zâtına şân edersin.

 

Hem goncasın, hem bülbülsün, hem diken,
Hem cânânsın, hem de çileyi çeken,
Hikmetine defîneler açıkken
Seyyah, derviş olur selmân edersin.

 

Yok olmadan var olmanın yolu yok,
Kendin gibi seni arayan pek çok,
Hiç şaşrmaz kaderden attığın ok,
Sevdiğini aşka nişân edersin.

 

Çiftçi olur, öküzünü haylarsın,
Ağa olur, hizmetkârı paylarsın,
Yersin, göksün, yıllar, günler, aylarsın,
Asırları toplar bir ân edersin.

 

Görünürsün her velîde, delide,
Mustafa’da Avram’da Pandeli’de,
Bir maymuncuk gibi her bir kilide
Hem uyarsın hem de bühtân edersin.

 

Neşve olur, gizlenirsin şarabda,
Helâl, haram yazılırsın kitabda,
Sevdâlarla şu inleyen rebâbda,
Sensin, âşıkları nâlân edersin.

 

Zincir olur mecnûnları bağlarsın,
Görür, acır, karşısında ağlarsın,
Irmak olur, dere tepe çağlarsın,
Tûfân olur, dehri vîrân edersin.

 

Bir ot idin, kamış oldun, ney oldun,
Feryâdına karşılık hey hey oldun,
Su, kök, filiz, asma, üzüm, mey oldun,
Her katreni bana ummân edersin.

 

Çıban olur, enselerde çıkarsın,
Yanar canın yine kendin sıkarsın.
Kendin yapar, kendin yakar, yıkarsın,
Sigortadan ne kâr, ziyân edersin?

 

Maymun olur, ısırırsın kralı,
Hâlâ Yunan cânevinden yaralı,
Yıldızını o yâr sard› saralı,
Venizelos musun devran edersin, .

 

Bir irâden adam yapar eşeği,
Azlolurken batar ona döşeği,
Gazabındır şu felâket şimşeği,
Her nereye çaksan sûzân edersin.

 

Çıkmayan bir candan umut kesilmez,
Rahmetinden zerre bile eksilmez,
Gözümüzü senden başkası silmez,
Güldürmeden önce giryân edersin.

 

Şımartırsın bir sonradan görmeyi,
Öğretirsin halka çorap örmeyi,
O çalarken tam gözünden sürmeyi,
Yakalarsın, hapse fermân edersin.

 

Zengin olur kasaları kitlersin,
Fakir düşer garip başın bitlersin,
Deri, kemik, beden bizi ciltlersin,
Hicrânlara canlı divân edersin.

 

Lâ’netin mi şu şeyn-İslâm kapısı,
Yedi cehennneme bedel yapısı,
Zebânilerde mi bunu tapısı?
Bu çeteyi sen perîşân edersin.

 

Dârü’n-Nedve midir şu Dârü’l-Hikme?
Savurdular birbirine çok tekme.
Kuyruğu sakattır, pek hızlı çekme,
Eşeklerle bizi handân edersin.

 

Kudururlar arpalıkla, tiridle,
Girişirler kafa, göz, yüz, dividle;
Geğirirler, anırırlar, tecvîdle,
Harf-i meddi yular, kolan edersin!

 

Fitne için yeter İzmir’li Cüce,
Yelken takar devedeki hörgüce,
Kürek çeker akıntıya her gece,
Boklu dereye mi kaptan edersin?

 

Nerde olsa başındadır belâsı,
Hased, fitne, o Fir’av’nın Mûsâsı,
Cehil, gurûr ve sâire cabası,
Sakla domuzlara çoban edersin.

 

Sana giren çıkan nedir be dürzü?
Dersin bana ey Allah’ın öküzü!
İçirirsin on dört bin okka düzü,
Beni bulutlarda mihmân edersin!

 

Serserînim, düştüm aşkınla meye,
Nasıl girdin elimdeki şu ney’e?
Hem seversin beni Neyzen’im deye,
Hem de sarhoş diye destân edersin!

**************

RTIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI

Dervişlik özüne hakim olmaktır,
Esir-i nefs olan derviş değildir.
Aşkı rehber edip hakkı bulmaktır
Keşkül, teber, asa , tığ, şiş değildir.

 

İbadet namına kalkıp oturma,
Bağırma, tepinme, göğsüne vurma,
“Yahü!” “Yahak!” diye köpürüp durma
Zikr-i Hak hazm için geviş değildir.

 

Sırr-ı hakikatı gönülden öğren,
Gönüldür aşk ile didarı gören,
Ariff-i agaha o zevki veren,
Beng ü bade, afyon, haşiş değildir.

 

Dünyada cennete girenler varsa,
Vech-i Hakk’ı ayan görenler varsa,
“Enelhak” sırrına erenler varsa,
Sarhoşluk yüzünden ermiş değildir.

 

Boz yılanı tuttu, çivi yuttu erler,
Pirimiz duvarı yürüttü derler,
Keramet olsa da böyle hünerler,
İnsanlığa yarar bir iş değildir.

 

Keramet umma hiç necef taşındn,
Ayrılma insandan, öz kardaşından,
Hakk’ı göremezsin bağlar başından,
Gerçek er sultandır, keşiş değildir.

 

Mamürede doğar, manevi insan,
Terbieyle büyür, kudret-i iman,
Senin aradığın nimet-i irfan,
Yaban yerde biter yemiş değildir.

 

Ham ervah her yerde var yığın yığın,
Nedir onlar ile verip aldığın?
Uzlete mail ol, gönlüne sığın,
Cihan gönül kadar geniş deildir!

 

Rıza‘dan himmet al, berzahta kalma,
Serden geçmedinse ummana dalma,
Dervişlik sözünü ağzına alma,
Demir leblebidir, kişniş değildir.

*******************

 

KAZAK ABDAL

 

 

Benim pirim Haci Bektas Veli'dir

Pirim piri Sâh-i Merdân Ali'dir

Seyit Ali Sultan Kizil Deli'dir

Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir

 

Erenlerin lokmasindan yer isen

Gerçek imâmlarin aslin der isen

Dinle pendi san derim er isen

Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir

 

Arslan gibi apul apul yürüyen

Kendi özün Hak sirrina bürüyen

Kepenegin yani sira  sürüyen

Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir

 

Mümin olan lokmasini yedirir

Her sözleri rumuz ile bildirir

Gümânsiz bil onu gerçek velidir

Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir

 

Kizil Deli ocagindan uyanan

Bastan basa yesillere boyanan

Varip pirin esigine dayanan

Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir

 

Mekân tutmus Hanbagi'nda bucagin

Bulutlara agip tutan sancagin

Uyandiran pirimizin ocagin

Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir

 

Kazak Abdal der rivâyet eyledim

Üç yüz altmis er ziyâret eyledim

Bu da söz basi hikâyet eyledim

Mürsel Baba oglu Sultan Bali'dir

 

*************

 

KAZAK ABDAL

 

 

Ormanda büyüyen adam azgını

Çarşıda pazarda insan beğenmez

Medrese kaçkını softa bozgunu

Selam vermeğe dervişan beğenmez

 

Alemi tan eder yanına varsan

Seni yanıltır bir mesele sorsan

Bir çim bile çıkmaz karnını yarsan

Camiye gelir de erkan beğenmez

 

Elin kapusunda kul kardaş olan

Burnu sümüklü gözü yaş olan

Bayramdan bayrama bir tıraş olan

Berber dükkanında oğlan beğenmez

 

Dağda bayırda gezen bir yörük

Kimi tımarlı sipahi kimi bir bölük

Bir elife dili dönmeyen hödük

Şehristana gelir ezan beğenmez

 

Bir çubuğu vardır gayet küçücek

Zu’mü fa’sidince keyf getirecek

Kırık çanağı yok ayran içecek

Kahveye gelir de fincan beğenmez

 

Yaz olunca yayla yayla göçenler

Topuz korkusundan şardan kaçanlar

Meşe yaprağını kıyıp içenler

Rumeli Yenice’si dühan beğenmez

 

Aslında neslinde giymemiş hare

İş gelmez elinden gitmez bir kare

Sandığı gömleksiz duran mekkare

Bedestene gelir de kaftan beğenmez

 

Kazak Abdal söyler bu türlü sözü

Yoğur ayran ile hallolmuş özü

Köyden şehre gelse bir Türk’ün kızı

İnci yakut ister mercan beğenmez

*******************

 

 

 

KAZAK ABDAL

 

 

Eşeği saldım çayıra

Otlaya karnın doyura

Gördüğü düşü hayıra

Yoranın da avradını

 

Münkir münafıkın soyu

Yıktı harap etti köyü

Mezarına bir tas suyu

Dökenin de avradını

 

Derince kazın kuyusun

İnim inim inilesin

Kefen dikmeye iğnesin

Verenin de avradını

 

Dağdan tahta indirenin

Iskatına oturanın

Hizmetini bitirenin

İmamın da avradını

 

Müfşidin bir de gammazın

Malı vardır da yemezin

İkisin meyyid namazın

Kılanın da avradını

 

Kazak Abdal söz söyledi

Cümle halkı dahleyledi

Sorarlarsa kim söyledi

Soranın da avradını

 

 

****************

RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI

 

Bana sual sorma, cevap müşküldür,
Her sırrı ben sana açamam hocam.
Hakkın hazinesi darı değildir,
Cami avlusunda saçamam hocam.

Kayd-i âhiretle düşmem mihnete,
Ben burda memurum şimdi hizmete,
Hayvan otlatırken gidip cennete,
Sana hülle donu biçemem hocam.

Miracı anlatma, eşek değilim,
Bildiğin kadar da melek değilim,
Günahkâr insanım, ördek değilim,
Bu ağır gövdeyle uçamam hocam.

Halka korku verme velvele salıp,
Dünya ve âhiret bu köhne kalıp,
Ben softa değilim cübbemi alıp,
İmaret imaret göçemem hocam.

Ölümden ürker mi tez ölen kimse?
Çoktan mazhar oldum ben hak nefese,
Bu demi sürerken ecel gelirse,
İşimi bırakıp kaçamam hocam.

Şarabı men etme, o değil hüner,
Aşıkım bâdesiz pek başım döner,
Gönlümde muhabbet ateşi söner,
Özrüm var, sade su içemem hocam.

Nâr-ı cehennemi önüme serme,
Günahımı döküp kaygular verme,
Kitapta yerini bana gösterme,
Ben pek o yazıyı seçemem hocam.

Feylesof Rıza'yım dinsiz anlama,
Dini ben öğrettim kendi babama,
Her ipte oynadım cambazım amma,
Sırat köprüsünü geçemem hocam  

***********

MUSTAFA ULUG KIZILKEÇİLİ

 

resul dedi feth olur elbet konstantiniye,

daha feth olmadı o ! yazık ögrenin niye.

 

konstantiniyeden kasıt degildi başkent adı,

bizansin dini idi körler yanlış anladı.

 

o dogu roma oldu düzme dinin merkezi,

ilk haçlı seferinde o kışkırttı herkezi.

 

onbir kardeş katili rum despina evladı

olurmu müjdelenen fatih komutan adı.

 

osmanlı devletini BEKTAŞ kurdurdu niye

konstantiniye tekrar dirilemesin diye.

 

hakk'erenlerinide rumeline gönderdi

batı bizansıda yok etmek idi tek derdi.

 

zira yılanın orda kalmış idi kuyrugu.

güneş son gün batıdan dogar derdi buyrugu.

 

yerinde kaldı kuyruk bunun sonucundan ürk

son haçlı seferini yok etsede ATATÜRK.

 

avrupa birliği bak romada imzalandı

istanbul dogu roma bu gizli haçlı andı.

 

kırk yıl önce kondu bak bu kitabımın adı

kıyametname dir bu mühürsüz kalb anladı.

 

aydınlatıp her kutsal kitabın iç yüzünü

hanif dini açıklar bulman için özünü

 

kitabını okuda kitabımı benimse

seni allah adına aldatamasın kimse

 

masum sürçsen de ADEM gibi kendinden utan

ne mutlu o askere vicdanıdır komutan.

 

hakk geldi batıl gitti hep el ele verelim

hadiste müjdelenen fetihe biz erelim

 

duama katılınız hepiniz amin diye

fatiha okuyalım biz konstantiniyeye

 

*****************

MUSTAFA ULUG KIZILKEÇİLİ

 

kendinden başka kıble önünde etme secde,

yasin okunsa dahi bilmeden gelme vecde..

 

islam teslim olmaktır şah damarda durana

her nefeste kalbinde HAK HAK diye vurana

 

ne arap meddahlgı ne batı bataklıgı

yüzü agartır ancak iç yüzünün aklığı

 

HÜSEYİNİ aç susuz kesenden birşey umma

gözü yezit'e açıp özü ALİye yumma

 

TÜRKün alın terini çarçur etme mekkede

tanrının evi sende ne cami ne tekkede

 

o kara taş kararmış kalbindir, kalkıp yatma

o kör nefsin dururken kör şeytana taş atma

 

hayvan bogazlamakla kurban mı kestim sandın

HAKK'a can vermek iken ezelde senin andın

 

yalancı şhit olma görmeden taptıgına

dikkat et peygamberin miracta yaptıgına

 

silip şu ten rengini hakk'ın rengine boyan

gir kabe'ne sema et kıble olsun her bir yan

 

cennet öz bilgi demek senin yitik malındır

öteki tüm bilgiler CÜBBELİ HAMALIN DIR

 

iksirini iç artık sor kendine ben kimim

sana öz reçeteni yazan en son hekimim

bottom of page